Fito bitki, terapi tedavi demektir. Kısaca bitkilerle tedavi demektir. Bitkileri direkt kullanmak önemlidir ama hastalarda standardize edilmiş formlarını öneriyoruz.

Tıbbi bitkiler doğru form ve dozda kullanıldığında kanser dahil pekçok hastalıkta güzel sonuçlar vermektedir.
Kanserdeki etkileri:
1- Bağışıklık sistemini güçlendirir, bu sistem kanserle savaşabilecek güce kavuşur. Güçlü bağışıklık sistemi vücudun en iyi savunmasıdır, diğer saldırılara karşı da vücudu korur.
2- Fitoterapi ajanları kanser hücreleri ile birebir mücadele eder. Tümör vücudun neresinde olursa olsun, onu bulup yok etmeye çalışır.
3- Kemoterapiye karşı dayanıklı olan ve radyoterapiden kaçabilen kanser kök hücreleri ile mücadelede en büyük destekçimiz yine tıbbi bitkilerdir.
4- Tümörün kendini beslemek için oluşturduğu damar yumakları fitoterapi desteği ile ortadan kaldırılır.
5- Nüks yani hastalığın tekrarlamasını önlemek adına da bitkisel tedavi son derece önemlidir.
5- Kemoterapi ve radyoterapinin ağır yan etkilerini minimize etmek hatta sıfırlamak tıbbi bitkilerle mümkündür.
6- Fitoterapi desteği kemoterapi ve radyoterapi sürecinde kullanıldığında sinerjik etki yaparak, tedavilerin gücünü ve sonuç verme olasılığını artırmaktadır.

4. evreye kadar ulaşan kanserle mücadele zordur ama imkansız değildir. Fitoterapi ile sonuç aldığımız çok sayıda hasta var.

Kemoterapi ve radyoterapi ağır uygulamalar oldukları için yan etkilerini minimize etmek ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak için kemoterapi/radyoterapi sürecinde de bitkisel destek alınmalıdır.

Birçok üniversite araştırması doğru bitkisel tedavinin kemoterapi ve radyoterapinin etkisini azaltmak bir yana artırdığını ortaya koymuştur. Kemoterapi sürecinde sadece greyfurt, nar ve sarı kantaron kullanılmaması önerilir.

Fitoterapi yöntemleri ağır uygulamalar olan kemoterapi ve radyoterapinin halsizlik, yorgunluk, ağrılar, organ tahribatı gibi yan etkilerinin azaltılmasında etkilidir. Bitkisel tedavi alan hastaların almayanlara göre kemoterapi ve radyoterapi sürecini çok daha rahat geçirdiği tespit edilmiştir.

Hiçbir hastalık için hiçbir tedavinin garantisi olmadığı gibi kanser gibi ağır bir hastalık için de kesin tedavi ifadesini kullanmak doğru olmaz. Ancak şu söylenebilir: İyileşme azmi olan her hasta için ümidimiz var. Hem modern teknikler hem de bitkisel tedaviler bir arada kullanılınca en umutsuz vakalarda bile güzel sonuçlar alınabiliyor.

Her hasta özeldir, her hastanın metabolizması farklıdır. Fitoterapi’ye her hasta farklı yanıt verir. Bazı hastalarda 4 ayda sonuç alınabilirken bazı hastalarda bu süre 12 aya kadar çıkabilmektedir.

Fitoterapi (bitkisel tedavi) 2014 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından resmen tanınmıştır. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Daire Başkanlığı (GETAT) kurularak fitoterapinin resmi bir şekilde uygulanmasının önü açılmıştır.

Bitkisel tedavi sadece Sağlık Bakanlığı tarafından sertifika verilen doktorlar tarafından uygulanabilir. Bu doktorların sayısı günümüzde 5 bini geçmiştir.

Bitkisel tedavi ehil olmayan kişiler tarafından uygulandığı taktirde olumsuz etkiler yapabilir. Bakanlık’tan yetki alan doktorlar tarafından yapılan çalışmalarda yan etkiler yok denilecek kadar az olur.
Tıbbi bitki özleri kimyasal ilaçlarla kıyaslanamayacak kadar zararsızdır.

Sağlık Bakanlığı Fitoterapi’nin 11 yaş ve üzeri hastalarda uygulanmasına izin vermektedir. Rahatsızlığa, kiloya, boya göre genelde 15 yaş ve üzeri için uygulanabilmektedir.

Dr. Hakan Özkul’un muayenehanesi İstanbul Florya’da.
0530 061 25 84 bu numaradan bilgi ve randevu alınabilir.

– Zeytinyağı kullanacağız, harici sıvı yağlardan uzak duracağız
– Tereyağı kullanacağız, harici katı yağlardan uzak duracağız
– Şekerli gıdalardan uzak duracağız
– Ev yapımı kefir kullanacağız, marketteki kefirlerden uzak duracağız
– Ev yapımı yoğurt kullanacağız, marketteki yoğurtlardan uzak duracağız
– Raf ömrünü uzatmak için katkı maddesi içeren her türlü üründen uzak duracağız
– Kızartmalar, pirinç, patates, mısır, hormonlu tavuk tüketmeyeceğiz
– Makarna ve börek gibi unlu mamüller tüketmeyeceğiz
– Sabah akşam yarım çay bardağı sızma zeytinyağı tüketebiliriz
– Öğünlerde 1 dilim tam buğday ekmeği tüketeceğiz, beyaz ekmekten uzak duracağız
– Şekersiz bal, limon, sarımsak tüketimine önem vereceğiz (kan sulandırıcı kullanan hastalar sarımsak çok az tüketebilir)
– Günde 1 öğün bol limon ve sarımsaklı kelle paça çorbası içebiliriz
– Sabah akşam bir tatlı kaşığı çörek otu yağı içeceğiz
– Alkol ve sigara kesinlikle kullanılmamalı
– Asitli içeceklerden uzak durulmalı
– Kırmızı ve beyaz et tüketilebilir, sakıncalı değildir
– Kahvaltıda ceviz, hurma, incir, siyah çekirdekli kuru üzüm, Antep fıstığı ve fındıktan oluşan 100 gr karışık çerez tüketilebilir (çerezler kavrulma dahil hiçbir işlemden geçmemiş olmalı, taze olmalı)
– Bol bol brokoli tüketilebilir
– Günde 3 adet acı badem tüketilebilir (fazlası zararlı olabilir)

Bunların yanısıra kanserin nüksetmesini engellemede çok faydalı reishi mantarı ve zerdeçal gibi tıbbi bitki özlerinden hazırlanan ekstrakt formüller var. Detaylı bilgi için danışma hattımızı arayabilirsiniz: 0530 061 25 84

– Alkol ve sigara kesinlikle tüketmemeliyiz, sigara içilen ortamda bulunmamalıyız.
– Fazla kilolarımızdan diyetisyen kontrolünde sağlıklı bir şekilde kurtulmalıyız.
– Günde 40 dakika tempolu yürüyüş yapmalıyız.
– Direkt güneş ışığına uzun süre maruz kalmamalıyız.
– Tüm gıdalarımızın doğal, organik, katkı ve koruyucu maddeler içermeyen gıdalar olmasına özen göstermeliyiz. Genetiği değiştirilmiş gıdalardan (GDO) uzak durmalıyız.
– Fast-food’tan uzak durmalıyız.
– Yatmadan 3 saat önce yiyecek tüketimine son vermeliyiz.
– Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeğini tercih etmeliyiz.
– Günde 2-2,5 litre su tüketmeliyiz.
– Mutfağımızda zeytinyağı ve tereyağı dışında sıvı ve katı yağ kullanmamalıyız.
– Haftada en az 1 gün balık tüketmeliyiz.
– Hormonlu tavuklardan kesinlikle uzak durmalıyız.
– Yoğurdu evimizde kendimiz yaparak tüketmeliyiz.
– Şekerli gıda tüketimini azaltmalıyız. Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) içeren hiçbir gıda tüketmemeliyiz.
– Kızartma tüketimini azaltmalıyız. Kızartma yağları tekrar tekrar kullanmamalıyız.
– Salam, sosis ve tütsülenmiş yiyecek gruplarından mümkün olduğunca uzak durmalıyız.
– Oda spreyi, ter önleyici koltuk altı kremi ve deodorant kullanmamalıyız.
– Egzoz dumanından uzak durmalıyız, fabrika dumanlarına maruz kalınan bir bölgede yaşıyorsak, havası temiz farklı bir bölgeye taşınmalıyız.
– Yılda bir kere check-up yaptırmalıyız.
– Açıklanamayan kilo kaybı, ateş, halsizlik, ağrı, deri değişiklikleri, bağırsak ve idrar alışkanlıklarındaki değişiklikler, beklenmedik ve anormal kanamalar ile akıntılar, iyileşmeyen yaralar, vücutta ele gelen kitleler, şişlikler, yutma güçlükleri, hazımsızlık ve ses kısıklığı kanserin belirtileri olabilir. Bu belirtiler fark edildiğinde en kısa zamanda doktora başvurmalıyız.